Granit Xhaka Arsenal

Granit Xhaka: “Kalbim bana Arsenal’den böyle ayrılmamamı söylüyordu”

Granit Xhaka, The Players Tribune için kaleme aldığı yazısında, Crystal Palace maçında taraftarlarla yaşadığı gerginliğin onda bıraktığı izlerden, Mikel Arteta ile geleceği üzerine yaptığı konuşmalardan, babasıyla ilişkisinden ve kendi iç dünyasından bahsediyor.

Arsenal’i sevdiğini ve ayrılacağı gün gelene kadar bu kulübe her şeyini vereceğini söylüyor çünkü, Arteta, Xhaka’dan kendisine vermesini dilediği altı ayda onu Arsenal’e tekrar bağlamıştı.

Birkaç şeyi açıklamama izin verin.

Haberin devamı aşağıda

Bavullarım toplanmıştı, pasaportlarımız çıkmıştı. Arsenal’de işim bitmişti. Masada başka bir kulüple sözleşme duruyordu ve tek yapmam gereken imzalamaktı. Eşim Leonita’yla konuştum ve buradan ayrılmaya karar verdik. Mikel’e veda etmeye gidiyordum ve sonrasında uçağa binecektik. Aralık 2019’daydı. İki ay öncesinde neler olduğunu biliyorsunuz.

Bunun hakkında çok şey söylendi ve sonunda benim için de artık bir şeyleri açıklama zamanı.

Öncelikle şunu kesin bir şekilde belli etmek istiyorum ki, ben Arsenal’i seviyorum. Her zaman sevdim ve hala seviyorum. Ayrılacağım güne kadar bu kulübe her şeyimi vereceğim. Bazı insanların benden hoşlanmadığını biliyorum. Bu futbolun bir parçasıdır, anlıyorum.

Ama Crystal Palace’a karşı oynadığımız gün işler sınırı aştı. 2-0 öndeydik; 2-2 yaptılar, yaklaşık bir saat sonra çıkarıldım. Yuhalamaları duyduğumda zar zor hareket edebiliyordum. Sadece köşedeki bir iki adam değildi, çok fazla kişiydi. Şok olmuştum. Daha önce böyle bir şey tecrübe etmemiştim. Tünele yaklaştığımda taraftarlara baktım, ki bu benim her zaman hatırlayacağım kısımdır.

Şimdi gözlerimi kapattığımda hala yüzlerini görebiliyorum, öfkelerini görebiliyorum.

Bu sadece benden hoşlanmamaları değildi, hayır bu farklıydı. Bu saf nefretti. Bunu gerçekten abartmıyorum. Eleştiriyle hiçbir zaman problemim olmadı. “Xhaka bugün kötü müydü?” Tamam. Sorun değil.

Ama kendi taraftarım tarafından yuhalanmak? Bir kaptan olarak? İşte bu farklı.

Bu saygıyla ilgili bir şeydir. Saygı kelimesi çocukluğumdan beri benim için her zaman çok önemli oldu. Bu benim annemden aldığım bir şey.

Ailene saygı, kulübüne saygı, takım arkadaşlarına saygı, taraftarına saygı…”

O gün ben kendimi saygısızlığa uğramış hissettim. Bazı yorumlar haddini aştı ve bunu kişisel algıladım. Evet, Arsenal kaptanıydım ama aynı zamanda bir insandım. Yani insan olarak buna incindim ve tepki verdim. Karşılık verdim ve formamı çıkartıp yere attım. Yaptığım yanlış mıydı? Evet. Ama yarın bu tekrar yaşansa farklı bir şey yapar mıyım? Doğruyu söylemek gerekirse bilmiyorum.

Bunun hakkında dürüst olmam gerek. Ben duygusal bir adamım. En kötü düşmanımın bile bu seviyede bir nefreti ve saygısızlığı hissetmesini istemem. Bugün bile hala, eğer kaybettiysek soyunma odasına giden o son metreleri yürümekten nefret ediyorum. Çünkü o yüzleri hala tanıyorum. Aynı insanlar oturuyor.

O yüzden şimdi artık sadece başımı eğiyorum. O kâbusu bir kez yaşadım; bir daha asla bunu yapmak istemiyorum.

Ailem ve menajerim o gün Crystal Palace maçındaydı çünkü ertesi gün yönetim kuruluyla yeni bir sözleşme için görüşmem gerekiyordu. Maç bitene kadar bile durmadık. Eve giderken kimse tek kelime etmedi. Ben arabayı sürerken, bir saat boyunca sadece sessizlik vardı. Eve vardık ve konuşan ilk kişi annem oldu.

“Ne yemek istiyorsun?” diye sordu. Tipik bir anne… Beni teselli etmeye çalışıyordu ama gözlerinde onun da moralinin ne kadar bozuk olduğunu görebiliyordum. Hector Bellerin, Bernd Leno ve Edu gibi birkaç kişiden telefon aldım, bu iyi geldi. Sonra babam bana ondan asla duyacağımı tahmin etmeyeceğim bir şey söyledi.

“Gitme vakti geldi”

Bunu babam söylüyordu. Bunun ne anlama geldiğini biliyor musunuz? Onun neler görüp geçirdiğini biliyor musunuz?

Size kısa bir hikaye anlatayım… 1986'da hayatının aşkıyla nişanlanan 21 yaşında bir öğrenci vardı. Bir ay sonra hapse girdi. Nişanlısı ne zaman hapisten çıkacağını hatta hapisten çıkıp çıkmayacağını bile bilmiyordu. Çünkü o hapishanelerde neler olduğunu asla bilemezsin. Ama yine de nişanlısı onu bekledi. Bir yıl geçti, bir yıl daha geçti, sonra başka bir yıl daha.. üç yıl geçti ve o hala beklemeye devam etti. Başka bir altı ayın ardından sonunda serbest bırakıldı ve en sonunda evlendiler. Yurt dışında yeni bir hayata başladılar. Doğduğum yer olan İsviçre'ye işte bu şekilde geldik. Babam bu hikayeyi ona ne zaman sorsam duygulanıyor. Ben ne zaman kariyerimde bir sorun yaşasam ve pes etmek istesem bana aynı şeyi söylerdi.

'Asla çekip gitme, asla' 'Sadece çok çalışmaya devam et'

14 yaşındayken çok sıskaydım. Koçlar abim Taulant’ın ne kadar yetenekli olduğundan bahsederlerdi (öyleydi…) Benim içinse “asla profesyonel olamayacaksın” derlerdi. 15 yaşımda dizimden sakatlandım. 8 ay oynamadım geri döndüğümdeyse koca bir felakettim. “Rezaletsin.” “Neden hala oynamaya devam ediyorsun?” gibi yorumlar alıyordum.

Bir gün bir maça yüzde elli yüzde elli girdim. ‘Buraya kadar, ya her şeyini ver ya da pes et.’ gibi bir şeydi. Poker gibiydi. Ya sonuna kadar gidersin ya da buna katlanırsın. Ben bu şekilde oynamayı seviyorum. Dizim iyiydi ve bu her şeyi değiştirdi, birden kendime daha çok güvenmeye başladım. Her zamanki oyunumu oynayabilirdim. Daha önce hiç milli takımda oynamamış olmama rağmen kısa bir zaman sonra U17’ye çağrıldım. Bir oyuncu sakatlandığı için beni aramışlardı.

2009’da U17 Dünya Kupası’nı kazandık. Bu Borussia Mönchengladbach’a giden kapıyı açmıştı. Ama altı ay sonra… başka bir bela daha. 10 oyun sonra yedek kulübesindeydim. 2012/13 sezonuydu. Ocak ayında babama buradan ayrılmak istediğimi söyledim. Babam “kes sesini” dedi. “Ama buraya oynamak için geldim.” dedim ona. “Kapı orada. Herkes çekip gidebilir. Güçlü olmak, diğerlerinden daha çok çalışmak işte zor olan budur.” diye yanıt vermişti.

Babam hakkında bir şey daha, onun aynı zamanda bir futbol koçu olduğudur. Oyunları beraber analiz ederdik ve her zaman çok eleştireldi. İki gol atardım, babam “evet ama burada pozisyonun yanlış” derdi. Yüzde doksan hep haklıydı. Normalde kış tatilimi Kosova’da ailemi ziyaret ederek geçirirdim. O sene evde kaldım ve antrenman yaptım. 2015/16 sezonunda takıma geri girdim ve kaptan oldum. Yani babam her zamanki gibi, haklıydı.

Babamla bu tür bir ilişkimiz var. Yani babam bile maçta yuhalandıktan sonra bana çekip gitmemi söylüyorsa, başka ne düşünebilirdim ki?

Granit Xhaka(C)Getty Images

Hepimizin de bildiği gibi, kadro dışı kaldım ve kaptanlığı kaybettim. Aralık ayında Mikel geldiğinde ona ayrılmak istediğimi söyledim. Tamamen anlayışla karşıladı. Eşimle konuştum. Valizlerimizi kapının yanına yerleştirmişti.

Eğer ben böyle bir karar verdiysem fikrimi değiştirmek zordur. Ama Mikel, onun planlarının büyük bir parçası olduğumdan bahsetmeye başladı. Onun bu sıcaklığı hoşuma gitti. Dürüsttü, direktti. Ona güvenebileceğimi hissettim. Benden, yanıldığımı kanıtlamak için ona altı ay vermemi istedi ve eğer hala ayrılmak istiyorsam buna mani olmayacaktı. Normalde böyle bir karar verirken çok zaman harcarım, çevremdeki herkesle konuşurum. Mikel’e tamam dedim. Eşimi ve ailemi aradım kalıyoruz dedim. “İmkanı yok” dediler. “Evet valizleri boşaltın. Ya benimlesiniz ya da yalnızım çünkü ben bunu yapacağım.” dedim.

Tabii ki de benimlelerdi. Ama çok zordu. “Neden hala ayrılmadın?’ diyen o kadar insan… Babam “Bu iş bitti neden geri dönüyorsun?’ diyordu.

Çünkü kendi başıma böyle bir karar verebilecek kadar büyük olduğumu hissettim. İşlerin benim değersiz olduğumu düşünen bu insanların, benden nefret eden insanların istediği gibi olmasına izin mi verecektim? Hayır bu ben değildim.

Granit Xhaka Arsenal Premier LeagueGetty

Kafam Arsenal’den ayrılmıştı ama kalbim ayrılmamıştı. Kalbim bana bu futbol kulübünden bu şekilde ayrılmamamı söylüyordu. –Granit Xhaka

Mikel ve ben bir daha geleceğim hakkında konuşmadık çünkü altı ay sonra mutluydum. Bugün, doğru kararı verdiğimi biliyorum çünkü hala buradayım ama taraftarlarla ilişkimin bir daha aynı olacakmış gibi davranamam.

Çünkü o an, her zaman yüreğimde kalacak. Kırık bir cam gibi; parçaları birleştirebilirsin ama çatlaklar her zaman orada olacaktır.

Daha iyi bir ilişkimiz olmasını isterdim. Birbirimizi daha iyi anlamamızı isterdim. Bu kadar şeyi size anlatmamın sebebi, tam olarak bu. Biz futbolcuların ayrıcalıklı olduğunu biliyorum ama şunu anlamak zorundasınız ki bizim hayatımızda oldukça zor. Elbette ki problemlerimizi bilmiyorsunuz çünkü asla konuşmuyoruz. Sizin için sadece 90 dakika koşan oyuncularız, maç bitince güle güle. Ama ben bunun doğru olduğunu düşünmüyorum. İnsanlar, “Evet ama işte bu senin işin bundan çok para kazanıyorsun.” diyorlar.

Evet biliyorum ama ailenden birini kaybettiğinde nasıl hissedersin? Eşin doğum yaptığında ama yarın senin Bakü’de final oynaman gerektiğinde nasıl hissedersin? Bu kolay mıdır? Benim için değil. Evet, para önemlidir ama her şey değildir.

Bence burada, İngiltere’de pek çok oyuncu eleştiriden korkuyor. Ben bununla baş edebiliyorum. Edemediğim gün bırakacağım. Doğruyu söylemek gerekirse İsviçre için oynamak benim için daha kolay çünkü orada daha çok seviliyorum. Hata mı yaptın? “Tamam böyle şeyler olur.” Ama burada.. İngiltere’de seni öldürürler. Bir hafta ‘vaaay çok iyiydi’ diğer hafta ‘b*k gibiydi’…

Kaybettiğimizde insanların benim hakkımda neler söylediğini biliyorum. İyi oynadığımızdaysa kimse bir şey demiyor ama ne düşündüklerini biliyorum. Ne duyduğumu unutmuyorum.

"Çok fazla kart alıyor…” Kartlar her zaman oyunumun bir parçası oldu. Eğer bir oyuncuya dirsek atarsam ilk özür dileyen kişi ben olacağım ama sadece topu almaya çalışmak?? Hadi beyler e bu bale değil.

O zaman şu soruyu soralım, neden hocalar benimle çalışmaya devam ediyor? İyi bir adam olduğum için mi? Hayır devam ediyorlar çünkü çok çalışıyorum çok antrenman yapıyorum ve takım arkadaşlarıma yardım ediyorum. Bence bazı insanlar bizi eleştirmeden önce maçı bile izlemiyor. Evimizde kaybettiğimiz bir maç vardı ben sakattım maçı televizyondan izledim. Hala “bugün b*k gibiydin” diye mesajlar alıyordum.

Bu arada benden nefret edenlere şunu söyleyeyim: Bana istediğinizi diyebilirsiniz ama aileme dokunmayın. Eşimin, çocuklarımın, abimin, anne babamın bununla hiçbir ilgisi yok. Bunun bir sınırı olmalı. Eğer birini eleştirmek istiyorsan lütfen sadece sahadaki adamı eleştir. Tabii ki de kazandığımızda sessiz oluyorlar ama bir iki oyun kaybeder kaybetmez aynı eleştiriler geri geliyor. Futbol böyle işliyor. Ama ben klavyenin arkasına saklanan adamlar yüzünden değişmeyeceğim.

Gerçek hayatta kimse bana “bugün b*k” gibiydin demedi. Kimse bunu suratıma söylemedi. Ne dediler? Her zamanki gibi ‘çok iyisin… en iyisisin…’ dediler. Bazı insanlar dediğinde ciddiydi bazılarıyla interneti açıp ‘Bu adamı kulüpten atın.’ dedi.

Gelecek sefer suratıma söyleyin. Suratıma Granit bugün bok gibiydin diyin sorun değil. Söz veriyorum ki bunu pozitif alacağım. Dürüst görüşlere saygı duyuyorum ama yalanlar için vaktim yok. Ünlü olmakla ilgili en kötü şey işte budur. İnsanlar sana dürüst olamıyor. Bunun gerçekten böyle olmamasını dilerdim. Ben de senin gibi sıradan bir insanım. Evet 90 dakika için Arsenal orta sahası Granit Xhaka’yım. Ama haftanın geri kalanı sadece Londra’da eşi ve iki çocuğuyla yaşayan İsviçreli bir adamım. Daha farklı bir şekilde yaşamak istemiyorum. Her gün eve yemek siparişi vermiyorum. 10 tane korumayla birlikte yürümüyorum. Eğer bir partiye gideceksem tam içinde oluyorum. Eğer ailem o gün dışarıda yemek istiyorsa ben de oradayım. Bu şekilde yaşamak istiyorum.

Ama yapamadığım bazı şeyler var tabi.. Eğer çocuklar McDonald’s yemek isterse gidemem çünkü biri bunu çeker ve Instagram’a koyar, ertesi gün gazetelerdeyim. Elbette ki profesyonel bir futbolcu olduğum için minnettarım ama bunu dürüstçe söyleyebilirim ki saha dışında eskiden şimdiye göre çok daha iyi bir özel hayatım vardı. Eskiden sadece Granit’tim.

Açıkça görülüyor ki ben artık Arsenal'in kaptanı değilim. Ama size söz veriyorum ki kolumda o bant olmasa bile ben kaptan gibi davranacağım. Bu mümkün. Takım arkadaşlarımızdan ve ekibimiz bana karşı çok saygılı ve bunun için minnettarım. Her zaman gençlere yardım edeceğim ve performansımızın sorumluluğunu alacağım.

Granit Xhaka Arsenal 2021-22Getty Images

Arsenal hala %100 bir şekilde kalbimde. Benim mücadelem asla insanların benim hakkımdaki fikirlerini değiştirmek değildi, takıma yardım etmekti. Ancak bundan sonra eğer birinin benim hakkımda fikri değiştiyse, o zaman harika. Hiçbir zaman en yakın arkadaşlar olamayacağımızı anlıyorum ama umarım ki birbirimize karşı dürüst ve saygılı oluruz.

Sahada yaptığım her şeyin doğru bir yerden geldiğini bilmenizi isterim. Eğer kural dışı müdahale yaparsam bu Arsenal için savaştığımdandır.

Eğer çok öfkelenirsem bu umursadığım içindir. Bazen, belki de çok umursuyorum.

Futbolda geleceği asla tahmin edemezsiniz ama birkaç şeyi biliyorum. Bu sezondan sonra, sözleşmemin bitmesine iki sene kalacak.

Bu kulübü hala seviyorum.

Mikel'in harika bir takım oluşturduğuna inanıyorum ve burada özel bir şey başarmak istiyorum.

Çeviren: Doğa Başak Öztürk @dogaslj

Reklam