Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 13

Jofel/TDD Summer/Yaz, Winter/Kış 2015 ● Journal of Endangered Languages /Tehlikedeki Diller Dergisi

 Xhemile Abdiu
TİRAN ÜNİVERSİTESİ

ARNAVUTÇA SÖZLÜKLERDE TÜRKÇE SÖZCÜKLERİN ÜSLUP DEĞERİ


THE STYLISTIC VALUE OF TURKISH WORDS IN ALBANIAN
DICTIONARIES

ABSTRACT

One of the linguistic units that reflects fastest the progress of society and the requirement of word
using in a language is the word unit. The meaning of a word can change over time by using, by needs,
and the interconnection with other words. Different factors, and social, historical or linguistic causes
can be on the basis of this changing. The meaning of some words becomes broader or narrower, and
some words fall out of use.

Turkish words influenced Albanian appreciably for a long time. Internal semantic process of the
Turkish words in Albanian language has been occured, however these advancements are not
consistent with the internal semantic process of the same words in Turkish. The explanation of this is
the language’s own mechanism.

Words of Turkish origin in Albanian saved their initial meaning during semantic process, but also
acquired new meanings. Most of the Turkish origined words have historical value. Today semantic
broadening can be observed in a certain amount of Turkish words. According to previous researches,
while it is chiefly identified that negative connotations are related to these words, only 5 percent of
them has positive connotations.
Jofel/TDD Summer/Yaz, Winter/Kış 2015 ● Journal of Endangered Languages /Tehlikedeki Diller Dergisi
Xh em il e Ab d iu - B u gü n k ü Ar n avu tç a Sö z lü ğ ü n d e Tü r kç e Sö zc ü k ler in …

Eventhough Turkish words are old ones that came into Albanian, they are highly common in terms of
stylistic value in both contemporary literary and spoken language while comparing other foreign
words.
In general, Turkish words carry negative connotations from the perspective of semantic process in
Albanian. For disdainful connotation, çirak, asker, kasap can be given as examples, and for ironical
connotation, words such as tellal and kadi can be given as examples.
Turkish words that does not reflect any connotations are also used in contemporary Albanian. For
instance, arpallëk, tavan, dysheme, behar, xhan. However these words’ meanings have broadened.
After 90s, these words have started to be used in order to specify a situation, sarcasm, and
characteristics of a person. In the present case, it can be said that new affairs ocur between Turkish
words and current Albanian vocabulary.

The purpose of this essay is to analyse the progress in stylistic values of the Turkish origined words in
contemporary Albanian. Besides, the aim is to explain the semantic changes of these words by giving
examples from spoken and Literary Languages, by deriving benefit from Albanian Semantic
Dictionary, Dictionary of Orientalisms, Albanian Synonym Dictionary, Contemporary Albanian
Dictionary and TDK Turkish Dictionary.

Key Words

Meaning, stylistic value, connotation feature, semantic changes, style.

ÖZET
Bir dilde toplumun gelişimi ve sözcüklerin kullanım gereksinimini en hızlı yansıtan dil birimlerinden
biri sözcük birimdir. Kullanımlarına, gereksinimlere ve diğer sözcüklerle ilişkilerine göre, zaman içinde
bir sözcüğün anlamı farklılaşabilir. Bu farklılaşmanın temelinde ise değişik etkenler, toplumsal,
tarihsel ya da dilsel nedenler bulunabilir. Bazı sözcüklerin anlamı genişlerken, bazılarının anlamı
daralmakta ve bazıları ise kullanım dışı kalmaktadır.

Türkçe sözcükler Arnavutçayı uzun zamandan beri oldukça fazla etkilemiştir. Arnavutçada kullanılan
Türkçe sözcüklerin iç semantik gelişmeleri gerçekleştirilmiştir; fakat bu gelişmeler Türkçede aynı
sözcüklerin iç semantik gelişmeleriyle örtüşmemektedir. Bunun sebebi ise dilin kendi mekanizmasıdır.

Arnavutçadaki Türkçe kökenli sözcükler, semantik gelişmeler sırasında birincil anlamını korumuştur;
fakat aynı zamanda yeni anlamlar da kazanmıştır. Türkçe kökenli sözcüklerin çoğu tarihsel değer
taşıyan sözcüklerdir. Bugün Türkçe sözcüklerin bir kısmında yeni semantik anlam genişlemeleri
görülmektedir. Daha önceki çalışmalara göre bu sözcüklerde çoğunlukla olumsuz çağrışımlar tespit
edilirken, bu sözcüklerin yalnızca %5’i olumlu çağrışıma sahiptir.

Türkçe sözcükler, Arnavutçaya eskiden girmiş sözcükler olmasına rağmen, yine bugünkü Arnavutça
konuşma ve yazı dilinde diğer yabancı alıntı sözcüklerle kıyaslandıklarında, stilistik değer açısından
oldukça yaygın kullanıma sahiptir.

www.tehlikedekidiller.com
138
Jofel/TDD Summer/Yaz, Winter/Kış 2015 ● Journal of Endangered Languages /Tehlikedeki Diller Dergisi
Xh em il e Ab d iu - B u gü n k ü Ar n avu tç a Sö z lü ğ ü n d e Tü r kç e Sö zc ü k ler in …

Türkçe sözcükler, Arnavutçada genel olarak semantik gelişme açısından daha çok olumsuz bir
çağrışıma sahiptir. Küçümseyici çağrışıma örnek olarak çirak, asker, kasap vb., ya da ironik çağrışıma
örnek olarak tellal, kadi vb. verilebilir. Bugünkü Arnavutçada hiçbir tür çağrışım yansıtmayan Türkçe
sözcükler de kullanılmaktadır. Ör. Arnavutçada kullanılan arpallëk, tavan, dysheme, behar, xhan gibi
sözcükler. Fakat bu sözcüklerin anlamları genişlemiştir. 90’lı yıllardan sonra, gazetelerde bir durumu,
bir alayı, bir kişinin özelliğini belirtmek için bu sözcüklere başvurulmaya başlanmıştır. Bu durumda
Türkçe sözcükler ve bugünkü Arnavutça söz varlığı arasında yeni ilişkilerin söz konusu olduğu
söylenebilir.

Bu makalenin amacı, bugünkü Arnavutçadaki Türkçe kökenli sözcüklerin stilistik değerlerindeki


gelişmeyi incelemektir. Ayrıca konuşma ve yazı dilinden örnekler vererek, Arnavutça Semantik
Sözlük’e, Oryantalizmalar Sözlüğü’ne, Arnavutça Eşanlamlılar Sözlüğü’ne, Güncel Arnavutça Sözlük’e
ve TDK Türkçe Sözlük’e başvurarak bu sözcüklerin anlam değişmelerini açıklamaktır.

Anahtar Kelimel er
Anlam, stilistik değeri, çağrışım özelliği, anlam değişmeleri, üslup.

www.tehlikedekidiller.com
139
Jofel/TDD Summer/Yaz, Winter/Kış 2015 ● Journal of Endangered Languages /Tehlikedeki Diller Dergisi
Xh em il e Ab d iu - B u gü n k ü Ar n avu tç a Sö z lü ğ ü n d e Tü r kç e Sö zc ü k ler in …

Bir dilde toplumun gelişimi ve sözcüklerin kullanım gereksinimini en hızlı yansıtan dil birimlerinden
biri sözcük birimdir. Kullanımlarına, gereksinimlere, diğer sözcüklerle ilişkilerine göre, zaman içinde
bir sözcüğün anlamı farklılaşır. Bu farklılaşmanın temelinde ise değişik etkenler, toplumsal, tarihsel ya
da dilsel nedenler bulunabilir. Bazı sözcüklerin anlamı genişlerken, bazılarının anlamı daralmakta ve
bazıları ise kullanım dışı kalmaktadır.

Türkçe sözcükler Arnavutçayı uzun zamandan beri çok etkilemiştir. Türkçeden Arnavutçaya giren çok
sözcük vardır. Türkçe sözcüklerin etkisi bütün Balkan dillerinde en çok, söz varlığında görülmektedir.

Bilinen rakamlara göre Arnavutçada aşağı yukarı Türkçeden gelen 4000 sözcük bulunmaktadır. (Tahir
Dizdari’nin Sözlüğünde 4406 sözcük yer almaktadır. Bu sözlükte bulunan sözcükler, sadece standart
dilde kullanılanlar değil, aynı zamanda konuşma dilinde de kullanılan sözcüklerdir. Bunlar
oryantalizmalar olarak bilinmektedirler. Oryantalizma sözü Arnavutçada, Türkçe ve Türkçe üzerinden
gelen doğu kökenli kelimeler için kullanılan bir terimdir.) Bu sözcüklerin 1400 kadarı bugünkü
Arnavutça Sözlük’te yer almaktadır.
Tahir Dizdari’nin Oryantalizmalar Sözlüğü’nde 1732 civarı Türkçe kökenli sözcükler bulunmaktadır.
Gustav Meyer’in çalışmasına göre Arnavutçada 1180 Türkçe sözcük bulunmaktadır (Meyer, 2007, s.
31). Yapılan çalışmalara göre bugünkü Arnavutça Sözlük’te de 1350 Türkçe sözcük bulunmaktadır.
2006 yılında yapılan bir çalışmaya göre ise Türkçe ve Arnavutça sözlüklerde yaklaşık 1400 Türkçe
sözcük bulunmaktadır. Bu sözcülerden 265’i Farsçadan ve 471’i Arapçadan Türkçe aracıyla
Arnavutçaya giren sözcüklerdir. Geri kalan kısmı ise doğrudan Türkçe kökenli sözcüklerdir (Latifi,
2006, s.8). Fakat halk ağızlarında bu alıntıların sayısının çok daha yüksek olduğu da vurgulanmaktadır.
Arnavutçada kullanılan Türkçe sözcüklerin iç semantik gelişmeleri gerçekleştirilmiştir; fakat bu
gelişmeler Türkçede aynı sözcüklerin iç semantik gelişmeleriyle örtüşmemektedir. Bunun sebebi ise
dilin kendi mekanizmasıdır.
Türkçe alıntılar Balkan dillerine hem halk dilinden sözlü olarak, hem de yazı dilinden yazılı olarak
geçmiştir. Arnavutçada günümüzde de kullanılmakta olan Türkçe alıntıların büyük bir bölümünün ise
sözlü yollarla geçmiş olduğu görülmektedir; çünkü bunlar halkın yaşayışıyla bağlantılıdır. Türkçe
sözcüklerin zamanla çoğalmasıyla birlikte, kullanıldıkları alanlar da genişleyip zenginleşmiştir.
Dilcilerin tespit ettikleri semantik gruplar şunlardır:

 Doğa, mineraller, bitkiler Ör. balkan, tepe, kaynak, mercan, sedef vs.

 Köy ekonomisi, aile, akrabalık adları: Ör. mülk, bostan, çiflik, harman, karpuz vs.

 Zanaat, ticaret, paralar, ölçüler, tartı aletleri: Ör. yorgancı, bozacı, kebapçı, usta, nişadır, çarşı,
kantar v.s.

 İnşaat ve inşaatla ilgili sözcükler: Ör. cam, pervaz, tavan, döşeme, oda vs.

 Giysi, ev eşyası: yorgan, düşek, çarşaf, gerdan, terlik, yelek v.s.

 Yemekler, içecekler, mutfak eşyaları: Ör. aşçı, trahana, tarhana, kuskus, kadayıf, börek,
baklava, hoşaf, şerbet, köfte, kahve, şeker, cezve, tencere, pastırma, boza, reçel, mayhoş vs.

 Oyunlar, çalgılar, eğlenceler: Ör. çalgı, saz, zurna, davul v.s.

www.tehlikedekidiller.com
140
Jofel/TDD Summer/Yaz, Winter/Kış 2015 ● Journal of Endangered Languages /Tehlikedeki Diller Dergisi
Xh em il e Ab d iu - B u gü n k ü Ar n avu tç a Sö z lü ğ ü n d e Tü r kç e Sö zc ü k ler in …

 Beden, hastalıklar, ilaçlar: Ör. çene, surat, bacak, dert, mehlem (melhem) vs.

 Kişilik, toplum, inanç, milliyet: Ör. aga, komşu, hatır, kurban, bayram vs.

 İdare, hakimiyet: Ör. padişah, sultan, vali, kadi, ferman, şeriat, tapu vs.

 Askeriye: Ör. asker, barut, fişek, gülle, top, bayrak vs.

Somut anlam ifade eden Türkçe alıntıların sayısı da oldukça çoktur. Ör. akıl, zahmet, merak, kısmet vs.

XX. yüzyılın ikinci yarısında leksikolojinin bir bilim dalı olarak gelişmesiyle diller arasındaki etkileşim
konusu da güncelik kazanmış ve bu alanda birçok değerli eserler yazılıp, sözlükler hazırlanmıştır.
Yapılan araştırmalarda Balkan dillerindeki Türkçe alıntıların sayısında bir azalma olduğu; ancak buna
rağmen her Balkan dilinde daha binlerce Türkçe sözcüğün hala varlığını sürdürdüğü, bunlardan bir
bölümünün söz konusu dillerde karşılığı bulunmadığı da açıklanmıştır. Leksik alıntılar üzerine
araştırma yapan kişilere örnek olarak Miklosich, Skalic, (Sırpça-Hırvatça) Kristeva (Bulgarca),
K.Kazasis, C. Manouilidou, E. Kehayia, B.E. Newton (Yunanca) H.Wendt (Romence) örnek
gösterilebilir.

Arnavut araştırmacı Tahir Dizdari halk ağızlarında varlığını sürdüren Türkçe sözcük ve deyimleri
toplamıştır. Arnavutçadaki Türkçe alıntıların incelenmesinde Eqrem Çabey’in katkıları da büyüktür.
Türkçe alıntıların Arnavutçada yerleşme süreci ve kronolojisinin belirlenmesi üzerinde çalışmıştır.
Anton Krajni’nin bir araştırmasında Arnavutçadaki Türkçe alıntılarla ilgili konular tespit edilmiş ve bu
alanda şimdiye kadar yapılan çalışmaların bir özeti de verilmiştir. Alman dilci Norbert Boretzky’nin de
Der Türkische Einfluss auf das Albanische adını taşıyan eseri önemli bir bilimsel araştırmadır. Ayrıca
Miço Samara, Enver Hysa gibi araştırmacılar tarafından Dizdari’nin sözlüğüne dayanarak Arnavutçaya
4000 Türkçe sözcüğün geçtiği de bildirilmektedir.

Arnavutçadaki Türkçe kökenli sözcükler, semantik gelişmeler sırasında birincil anlamını korumuştur;
fakat aynı zamanda yeni anlamlar da kazanmıştır. Türkçe kökenli sözcüklerin çoğu tarihsel değer
taşıyan sözcüklerdir. Bugün Türkçe sözcüklerin bir kısmında yeni semantik anlam genişlemeleri
görülmektedir. Daha önceki çalışmalara göre bu sözcüklerde çoğunlukla olumsuz çağrışımlar tespit
edilirken, bu sözcüklerin yalnızca %5’i olumlu çağrışıma sahiptir.
Türkçe sözcükler, Arnavutçaya eskiden girmiş sözcükler olmasına rağmen, yine bugünkü Arnavutça
konuşma ve yazı dilinde diğer yabancı alıntı sözcüklerle kıyaslandıklarında, stilistik değer açısından
oldukça yaygın kullanıma sahiptir.

Bir sınıflandırma yapmak gerekirse Türkçe alıntıları 3 gruba ayırmak mümkündür:

1. Arnavutçada eşdeğeri bulunmayan Türkçe sözcükler.

Ör. xhep<cep, ilaç<ilaç, baba<baba, jastëk<yastık, byrek<börek, jorgan<yorgan gibi.

Başka örnekler de verilebilir. Ör. bakllava <baklava, beqar <bekar, jastek < yastık, tapi <tapu,
qerpik<kırpık, çati <çatı gibi. Bu sözcükler standart Arnavutçada çok önemli bir yer tutmaktadır. Bu
sözcükler için Arnavutçada başka bir sözcük bulmak da imkânsızdır.

2. Arnavutçada eşdeğerleri bulunan Türkçe sözcükler.

www.tehlikedekidiller.com
141
Jofel/TDD Summer/Yaz, Winter/Kış 2015 ● Journal of Endangered Languages /Tehlikedeki Diller Dergisi
Xh em il e Ab d iu - B u gü n k ü Ar n avu tç a Sö z lü ğ ü n d e Tü r kç e Sö zc ü k ler in …

Bunlar genel olarak konuşma dilinde kullanılmaktadır. Örn. avash<yavaş (ngadale), nishan<nişan,
(shenjë), haber <haber (lajm), dajak<dayak (dru) gibi.
3. Türkçede anlamsal bakımdan sınırlanmış sözcükler.

Bu sözcükler temel anlamından kaymış olanlardır. Ör. birinxhi<birinci, shahit<şahit, aksham<akşam


akçi, myzhde, iqindi gibi. En son olarak arkaik (eski) sözcükler gelmektedir. Bu sözcükler hem
Arnavutca, hem de Türkçe için arkaik sözcükler olarak tanımlanmaktadırlar. Ör. velajet, kijafet, tekrar,
memleqet, myhyrdar gibi.

Türkçe sözcükler, Arnavutçada genel olarak semantik gelişme açısından daha çok olumsuz bir
çağrışıma sahiptir. Küçümseyici çağrışıma örnek olarak çirak, asker, kasap vb., ya da ironik çağrışıma
örnek olarak tellal, kadi vb. verilebilir. Bugünkü Arnavutçada hiçbir tür çağrışım yansıtmayan Türkçe
sözcükler de kullanılmaktadır. Ör. Arnavutçada kullanılan arpallëk, tavan, dysheme, behar, xhan gibi
sözcükler. Fakat bu sözcüklerin anlamları genişlemiştir. 90’lı yıllardan sonra, gazetelerde bir durumu,
bir alayı, bir kişinin özelliğini belirtmek için bu sözcüklere başvurulmaya başlanmıştır. Bu durumda
Türkçe sözcükler ve bugünkü Arnavutça söz varlığı arasında yeni ilişkilerin söz konusu olduğu
söylenebilir.

Birtakım Türkçe sözcüklerin Arnavutçada anlamca değişime uğrayıp kötüleyici değerler veya yan
anlamlar kazandıklarına dair düşünceler ortaya atılmakta ve araştırmalar yapılmıştır. (Örn.
arnavutçada Osmanlı unvanları, rütbeleri ve bu alanlarla ilgili bayraklar, bey, ağa, katip, seymen,
paşa gibi terimlerde temel anlamın yanı sıra ağırlıklı olarak, kötüleyici bir değer ile kullanıldığı
bildirilmektedir. Ağa sözcüğü II. Dünya Savaşı’ndan önce yalın bir kavram taşımaktayken, sadece ara
sıra edebi eserlerde ülkeyi geriye götüren bir sosyal tabaka olarak gösterildiği, komunist rejimi
yıllarında ise bu sözcüğün ‘sert hareket ederk davranan, sadece emir veren ve diğer insanların
sömürere yaşayan kişi’ anlamı kazanmış olduğu örnek olarak gösterilmektedir.)
Birkaç örnek ele alalım.
Avash < avaş – ngadalë, avash. Arnavutçada sadece konuşma dilinde kullanılmaktadır. Bu sözcük iki
farklı anlamda da kulanılabilir. Birinci anlam hızlı olmayan, ikincisi yumuşak huylu, yumuşak başlıdır.
Arnavutçada sadece hızlı olmayan anlamında kullanılmaktadır. Bunun dışında avashllwk sözcüğü de
konuşma dilinde kullanılır.
deli < deli – i krisur, deli. Mecaz anlam verilmek istendiğinde deli sözcüğü kullanılmaktadır. Bu
kullanımda çok cesur, çok iyi ve çok güzel anlamları taşımaktadır. Yazı dilinde ise ‘i krisur’ eşanlamı
kullanılmaktadır.

çati < çatı – çati, strehë. Arnavutçada sadece bir yapının, bir evin damını kuran parçaların bütünü
olarak kullanılmaktadır. Mecaz anlamda kullanılmaktadır. (më ra çatia, ia kishte marrë era çatinë)
Türkçede ise dokuz anlam içermektedir. Arnavutçada ise sadece birinci anlamı kullanılmaktadır.

bajat < bayat – bayat, i ndenjur. Konuşma dilinde çok kullanılan bir sözcüktür. Türkçe şekliyle
kullanılmaktadır. Anlam kayması yoktur. Türkçede kullanıldığı anlamlarda Arnavutçada da
kullanılmaktadır.

duvak < duvak – vellë, duvak. Arnavutçada kullanılan anlam, gelinin başını, bazen de yüzünü örten
dantel veya tülden örtüdür.
www.tehlikedekidiller.com
142
Jofel/TDD Summer/Yaz, Winter/Kış 2015 ● Journal of Endangered Languages /Tehlikedeki Diller Dergisi
Xh em il e Ab d iu - B u gü n k ü Ar n avu tç a Sö z lü ğ ü n d e Tü r kç e Sö zc ü k ler in …

Jabanxhi < yabancı - yabancı, i huaj. Arnavutçada sadece başka milletten olan kimse için kullanılır. Bu
sözcük konuşma dilinde kullanılmaktadır. Türkçede ise bu sözcük için altı kullanım vardır.
Arnavutçada anlam daralması görülür.
Japrak < yaprak – japrak, gjellë, Arnavutçada sadece bir yemek türü için kullanılan bir sözcüktür.
Türkçede kullanılan diğer anlamları da vardır.
Jeshil < yeşil – jeshil, i gjelbër. Arnavutçada sadece renk göstermek için kullanılmaktadır. Türkçede
kullanılan diğer anlamları Arnavutçada görülmemektedir.

Jufka < yufka – petë, jufka. Arnavutçada oklava ile açılan, ince hamur yaprağı için kullanılmaktadır.
Arnavutçada ikinci anlam ise bir tatlı çeşididir. Türkçede kullanılan diğer anlamları ise
kullanılmamaktadır.
Kajmak < kaymak - ajkë, kajmak. Arnavutçada sadece sütün yüzünde zar durumunda toplanan, açık
sarı renkli, koyu yağlı katman anlamı için kullanılmaktadır. Bu sözcükte de anlam daralması görülür.

Kapak < kapak – kapak, kanat. Arnavutçada sadece her türlü kabın üstünü örtmeye veya bir deliği
kapamaya yarayan nesne için kullanılmaktadır. Konuşma dilinde mecaz anlamında da kullanılmakta.
Türkçenin diğer anlamları kullanılmamaktadır.

Karshi < karşı - karshi, kundrejt. Sadece konuşma dilinde kullanılmakta. Yazı dilinde ‘kundrejt’
eşanlamı kullanılmakta.
Kavall < kaval kavall, fyell. Arnavutçada kamıştan yapılan, genellikle çobanların çaldığı, yumuşak sesli,
perdeli büyük düdük için kullanılmaktadır. Arnavutçada daha çok meca anlamda kullanılmaktadır.
Yazı dilinde ise ‘fyell’ sözcüğü kullanılmaktadır.

Kollaj < kolay – kollaj, i lehte. Arnavutçada sadece konuşma dilinde kullanılmaktadır. Bu sözcüğün
eşanlamlısı ise yazı dilinde kullanılmaktadır.

Kolltuk < koltuk - kolltuk, ndenjëse. Arnavutçada omuz başının altında, kolun gövde ile birleştiği yer
anlamında kullanılmakta. İkinci anlam ise yüksek mevki, makamdır. Türkçede kullanılan diğer
anlamları ise Arnavutçada kullanılmamaktadır.
Konak < konak – konak, bujtinë. Arnavutçada büyük ve gösterişli ev için kullanılmaktadır. Misafir
anlamı da taşımaktadır. Türkçedeki diğer anlamları ise kullanılmamaktadır.

Diğer örnekler:
Kurdis, (akordoj, thurr komplot) < kurmak. Arnavutçada sadece mecazi anlamda kullanılmakta.
Türkçede ise bu sözcüğün on altı anlamı vardır.

Llastik < lastik – gomë, llastik. Arnavutçada Türkçedeki dokuz anlamdan sadece üç anlamı
kullanılmaktadır.

Llokum < lokum – lokum Arnavutçada üç anlam taşımakta. Türkçede ise sadece iki anlamda
kullanılmaktadır.

Maraz < maraz, - smirë, inat < Arnavutçada iki kullanımı vardır.

Mejhane < - pijetore hem Türkçede, hem de Arnavutçada aynı kullanımları görünmektedir.

www.tehlikedekidiller.com
143
Jofel/TDD Summer/Yaz, Winter/Kış 2015 ● Journal of Endangered Languages /Tehlikedeki Diller Dergisi
Xh em il e Ab d iu - B u gü n k ü Ar n avu tç a Sö z lü ğ ü n d e Tü r kç e Sö zc ü k ler in …

Ogur < uğur, mbarësi fat.

Ojne < oyun - naze, lojëç ‘Ojne’ sözcüğü Arnavutçada sadece iki anlamda kullanılmakta. Türkçede ise
bu sözcük için sekiz anlam görünmektedir.

Oxhak < ocak (Arnavutçada beş anlam taşımaktadır. Türkçede ise on değişik kullanımları vardır.

Sehirxhi < sehirxhi – spektatore. Hem Türkçede, hem de Arnavutçada aynı anlamları taşımaktadır.
***

bostan, -i, m. 1. pjep/ër,-ri, m. 2. shalqi,-ri, m. 3. bostanor/e,-ja f. 4. bised. perimor/e,-ja f.

bostanisht/e, -ja f. bostanor/e,-ja f.

bostanor, -e mb. bot. 1. kungullor,-e, mb. bot. 2. si em. sh. kungullore,-t f. sh. bot.

bostanor/e,-ja f. tokë e mbjellë me pjepër a me shalqi, bostanishte (Kopsht bostani a bostanishte


kishte një pjesë e mirë e beratasve në rrethinat e qytetit) (Pub.) bostan

bostanxhi,-u m. bised. kopshtar,-i m.

merxhan,-i m. - koral,-i m.
çapraz, -i m. bised. 1. kryes. sh. – stringla-t f.sh. 2. shih fig (mec.). naze,-t f. sh.
çapraz,-e mb. bised. prapë (i) mb.

çapraz, ndajf. bised. 1. fig. (mec.) shtrembër, ndajf. 2. fig. (mec.) mbrapsht ndajf.
çaprazim,-i m. veprim sipas çaprazoj, 1. çatallim, 2. fig.(mec.) bised. pështjellim,-i m.
çaprazoj kal. 1. I kthej dhëmbët e sharrës një majtas një djathtas çatalloj. (Me një kudhër të vogël e
me një çekiç të imët e çatallojmë sharrën që të presë mirë.) (ligj. fol.) 2. fig.(mec.) bised. pështjelloj
kal (fq. 155-156)

çirak,-u m. 1. Djalë që punon pranë një zejtari për të fituar mjeshtërinë, shegert, 2. fig. bised. keq.
(mec. pej.) shërbëtor,-i, m. fig. keq. (mec. pej.)

çirak,-u m. bised. 1. kandil,-i m. 2. pishtar,-i m. (fq. 164)

usta,-i m. bised. 1. mjesht/ër,-ri m. 2.edhe si mb., fig. (mec.) dinak,-e mb., edhe si em.
ustallëk,-u m. bised. 1. zanat,-i m. 2. mjeshtëri,-a f. fig. (mec.) dinakëri,-a f.

ushkur,-i m. Rrip i ngushtë rrobe ose gjalmë e trashë për të lidhur të mbathurat a shallvaret.
brezëmbrek. Baç krahin. – Xhanavare grua, as baçin e çitjaneve s’e lidh dot. (ligj. fol.) (fq. 968)
xham,-i m. 1. – qelq,-i m. 2. bised. – dritar/e,-ja f. 3. bised. pasqyr/ë, -a f. 4. si mb. fig. (mec.) – pastër
(i) mb. 5. si mb. fig. (mec.) kthjellët (i) mb. 6. si mb. fig. (mec.) ndritshëm (i) mb. (fq. 1029)

xhambaz, -i m. , edhe si mb. keq. 1. dallaverexhi,-u m. 2. batakçi,-u bised. keq.

xhambazllëk,-u m. bised. keq. 1. kryes. sh. – dallaver/e,-ja f. kryes. sh. 2. mashtrim,-i m.


xhamor, -e mb. libr – qelqtë (i) mb.

xhamprerës/e,-ja f. vegël dore me një gur diamanti për të prerë xhama elmas

www.tehlikedekidiller.com
144
Jofel/TDD Summer/Yaz, Winter/Kış 2015 ● Journal of Endangered Languages /Tehlikedeki Diller Dergisi
Xh em il e Ab d iu - B u gü n k ü Ar n avu tç a Sö z lü ğ ü n d e Tü r kç e Sö zc ü k ler in …

xhampunues,-i m. Ai që merret me punimin e xhamit; ai që bën sende prej qelqi xhamtar, xhamaxhi
bised.
xhamtar,-i m. 1. Ai që pret e vë xhama në dritare etj. xhamaxhi bised. 2. xhampunues,-i m.

xhamtë (i) mb. 1. qelqtë (i) mb. 2. fig. (mec.) – akullt (i) mb. fig. (mec.)

xhan,-i m. bised. shpirt,-i m.


xhanan,-e mb., edhe si em., bised. 1. zemërmirë mb., edhe si emër 2. – dashur (i) mb. 3. si em. –
dashur-i (i) m.
xhanavar,-e mb. edhe si em. krejt i pakujdesshëm për veshjen dhe për paraqitjen e jashtme.
Shkatarraq, çrregullt (i), llosh keq. xhore si em. fig. (sidomos për gratë) xhorake si em. fig. (sidomos
për gratë)
xhandar,-i m. ai që shërben në xhandërmari zaptije vjet.

xhanëm pj.bised. përdoret kur shprehim pakënaqësi ose kur jemi të detyruar të pranojmë pa qejf
diçka shkretën (të) (Ma ndolli zemra mua, që kur dëgjova pushkën e parë… pa ruaju, të shkretën!
(let. art.) (fq. 1029)
xhanxhin pakuf. bised. – asnjëri pakuf.

xhep-i m. Pjesë e një rrobe në trajtën e një qeseje për të vënë sendet që mbajnë me vete grisë bised.
vjet.
xhepash,-i m. bised. – brac,-i m. bised.
xhepfryrë mb., edhe si em. fig. – pasur(i) mb., edhe si em.

xhepgrisur mb., edhe si em., fig. – dorëlëshuar mb., edhe si em.


xhephan/e,-ja f. vjet. – municion,-i m.
xhepshpuar mb., edhe si em., fig. 1. dorëlëshuar mb., edhe si em. 2. që s’ka para, që nuk i ka mbetur
asgjë qeseshpuar xhepzbrazur.
xhepzbrazur mb., edhe si em. xhepshpuar mb. edhe si em.

xhevahir,-i m. 1. diamant,-i m. min. 2. brilant, -i m. 3. fig. (mec.) diçka shumë e çmuar a shumë e
bukur margaritar (Ai është margaritari më i bukur në gjithë kurorën e Rivierës shqiptare (pub.) 4.
Edhe si mb. , fig. (mec.) njeri me zemër shumë të mirë. flori

xhevap-i m. vjet. – përgjigj/e,-ja f. (fq. 1030)

tavan,-ı m. pjesa e sipërme e dhomës përkundrejt dyshemesë lëpozë (fq. 909)


çmim tavan, çmim dysheme

dysheme-ja (I) f. 1. Pjesa e poshtme e një dhome, e një salle etj. Përkundrejt tavanit. Fundshtrojë
neol. Vetëm atëherë vumë re gjithçka përreth: fundshtroja e laboratorit, tryezat, ato vetë ishin krejt
të përbaltura (let. art.) Patomë krahin. Ca prej enëve ranë në patomë, duke tringëlluar dhe duke
rrethelluar vanë gjer në më të largmen anë të dhomës (pub.) 2. – truall,-i m.

dysheme,-ja (II) f. bohç/e,-ja f. (fq. 229)


www.tehlikedekidiller.com
145
Jofel/TDD Summer/Yaz, Winter/Kış 2015 ● Journal of Endangered Languages /Tehlikedeki Diller Dergisi
Xh em il e Ab d iu - B u gü n k ü Ar n avu tç a Sö z lü ğ ü n d e Tü r kç e Sö zc ü k ler in …

majhosh,-e mb. thartë (i) mb. (fq. 488)

sazexhi,-u m. bised. shair vjet. ahengxhi bised.

kandis kal. bised. 1. bind kal. 2. Jokal. – vendos jokal. (fq. 395)
kandisem vetv. 1. bindem, vetv. 2. vendos jokal.

kandos kal. 1. siguroj, kal, 2. rregulloj kal.

sazexhi,-u m. bised. Ai që i bie një vegle muzikore në një orkestër popullore. Shair vjet. ahengxhi
bised. (Unë isha magjepsur nga ata pesë burra të çuditshëm, se të them të drejtën, s’kisha parë
ndonjëherë në jetën time ahengxhinj. (let. art.)

surrat,-i m. bised. 1. edhe shar. – fytyr/ë,-a f. 2. Dordolec,-i m. 3. fig. vjet. – karnaval,-i m.


surratbollë mb. edhe si em. bised. shar. Fytyrëbollë mb., edhe si em. bised. shar.

surratgjatë mb. bised. edhe shar. – fytyrëgjatë

surratkuq,-e mb. edhe si em. shar. – fytyrëkuq,-e mb., edhe si em. bised. shar.

surratmace mb., edhe si em. bised. shar. fytyrëmace mb. edhe si em., bised. shar.
surratmajmun,-e mb., edhe si em., bised. shar
surratmi mb. edhe si em., bised. shar.

surratqen,-e mb., edhe si em., bised. shar. Fytyrëqen


surratspinaq,-e mb. edhe si em. bised. shar fytyrëspinaq,-e
dert,-i m. bised. 1. shqetësim-i, m. 2. hall,-i m. bised. 3. breng/ë,-a f. 4. merak,-u m.
dertim,-i m. zakon sh. bised. – hall,-i

dertoj jokal. bised. ankohem vetv.


derman,-i m. bised. 1. shërim,-i, m. 2. shpëtim,-i, m.
melhem,-i m. edhe fig. i bised. – bar,-i, m.

melez,-e mb., edhe si em. 1. mulat,-e mb. edhe si em. 2. – hibrid,-e mb., edhe si em. biol.
kurban,-i m., edhe fig., fet. bised. – fli,-ja f. edhe fig., fet.

hata,-ja f. bised. 1. mynxyr/ë,-a f. 2. tmerr,-i m. 3. si ndajf. – shumë ndajf. 4. si ndajf. mrekulli,-a f. si


ndajf.

hatashëm (i) mb. bised. 1. kobshëm (i) mb. thjeshtligj – mrekullueshëm (i) mb.
hat/ër,-ri (hatër,-i) m. bised. 1. anësi,-a, f. 2. qejf,-i m. 3. nj. – mend-të f. sh.
hatërmadh,-e mb bised. 1. qejfpaprishur mb. 2. qejfprishur mb. 3. – sedërmadh,-e mb.

hatërmbetur mb. bised. qejfmbetur mb. bised.

hatëroj jokal. bised. – anoj jokal. fig.


hava,-ja f. bised. 1. klim/ë,-a f. 2. – aj/ër,-ri m.
www.tehlikedekidiller.com
146
Jofel/TDD Summer/Yaz, Winter/Kış 2015 ● Journal of Endangered Languages /Tehlikedeki Diller Dergisi
Xh em il e Ab d iu - B u gü n k ü Ar n avu tç a Sö z lü ğ ü n d e Tü r kç e Sö zc ü k ler in …

havadan,-i ndajf.bised. 1. pezull ndajf. 2. përpjetë ndajf. 3. kuturu ndajf.

havale,-ja f. bised. 1. bezdi-a, f. bised. 2. barr/ë,-a f., edhe fig. 3. krahin. euf. – epilepsi-a f. mjek.

havan,-i m. Enë e thellë prej metali, prej druri etj. ku shtypim kafe, piper etj. shtypës. shterë krahin.
Kutulishte në një qoshe vumë re një fshatar të pashëm që shiste sende të drunjta, të punuara me
duart e tij, si lugë, boshte, kutulishte, okllai, bucela etj. (Pub.) dumb (për hudhra) thuk (Me një thuk
futshin një sasi mërkuri me pak kripë.) (pub) shtypar krah. shtypec, tokmak kupac

havlli,-a f. vjet. 1. peshqir,-i, 2. – shami-a f.

hazër ndajf. vjet. - gati ndaj.

hazërohem vetv. vjet. përgatitem vetv.


hazëroj kal. vjet. përgatit kal.

hazërtë (i) mb. bised. – gatshëm (i) mb. (fq. 35


ferman,-i m. iron. – dëshmi,-a f. (fq. 261)

fishek,-u m. 1. kaush,-i m. 2. si ndajf.bised. fig. – menjëherë ndajf.

fishekor/e,-ja f. vezme, gjerdan, vargore, kuletë bised. pallaskë vjet. (Të gjithë u veshën me
fustanella dhe me jelekë të qëndisur, me pallaska dhe me pisqolla të argjendta në brez.) (let. art.)

gjezdis jokal. dhe kal., bised. – shëtit (shëtis) jokal. dhe kal.
gjezdisur (i) mb. bised. shëtitur (i) mb. (fq. 338)
sajdi-a f. bised. 1. përfillj/e,-a f. 2. nderim,-i m.

sajdis kal. bised. 1. përfill kal. 2. nderoj kal.

sajdisj/e,-a f. bised. 1. përfillj/e,-a f. 2. nderim,-i m.

saje (në) parafj. Me anë të ... me ndihmën e..., si pasojë e... falë

bojatis kal. 1. Lyej me bojë, i jap bojë lyej ngjyej vjet. ngjeu në të zezë tërë shtëpinë dhe mbylli
portën, qante e ulërinte brenda vetëm. (folk.) 2. fig. bised. (mec.) zbukuroj kal. fig. edhe keq. (mec.)

bojatisj/e,-a f. veprimi sipas bojatis 1. lyerje ngjyerje vjet. (për leshin) 2. fig. bised. zbukurim,-i m.
fig., edhe keq.
bojatisur (i) mb. lyer(i) (Atë anë e kishte rrahur shiu dhe muret e lyera ishin bërë njolla-njolla (pub)
ngjyer (i) vjet. 2. fig. zbukuruar (i) mb., edhe fig. (fq. 101)
bitis kal. bised. 1. përfundoj, kal. 2. Jokal. – mbaroj, jokal. bised. 3. zgjidh kal. fig. (mec.) 4. Jokal. v.III
– zgjidhet vetv. v. III fig. 5. rrënoj kal.

bitiset v. III bised. vetv. e bitis 1. përfundoj, jokal. në v. III, 2. mbaroj jokal. në v. III 3. rrënohem vetv.
në v. III

azdis kal. bised. – harlis kal. azdisem vetv. bised. 1. v. III. – harlis jokal. në v. III 2. Bëhem i
papërmbajtur, harlisem, tërbohem fig. (mec.) harbohem harboj jokal. bised. shthurem (fq. 61)

www.tehlikedekidiller.com
147
Jofel/TDD Summer/Yaz, Winter/Kış 2015 ● Journal of Endangered Languages /Tehlikedeki Diller Dergisi
Xh em il e Ab d iu - B u gü n k ü Ar n avu tç a Sö z lü ğ ü n d e Tü r kç e Sö zc ü k ler in …

kaba mb. bised. 1. zbrazët (i) mb. fig. (mec.) 2. fig. që s’ka mend; bosh nga mendtë budalla
pagdhendur (i) mos u merrni me atë. Ai është i pagdhendur dhe nuk kupton (ligj. Fol.) (fq. 387)
sertë (i) mb. 1. ashpër (i) mb. fig. 2. egër (i) mb. 3. fortë (i) mb. 4. zemërak,-e mb. edhe si em.

Deyimlerde kullanılan bir sözcük:

kurban
T’u bëfsha kurban! përk. = Të marrsha të keqen

M’u bëfsh kurban! mallk. = Më marsh të keqen

E bëj kurban = sakrifikoj

shkoi kurban = vdiq kot shkoi për dhjam qeni (564)

U bë daulle – u fry, 2. u mërzit, 3. mospërf. ra i vdekur përdhe

M’u bë barku daulle = n m’u fry barku, hëngra shumë


M’u bë koka daulle = 1. u mërzita, 2. nuk duroj asnjë fjalë

E bëri daulle përçmim. = E la të vdekur në vend


Ia bëri kokën daulle = e trullosi me fjalë i mori mendtë

I bie daulles = lajmëron

Bjeri daulles! mospërf. = Llomotit sa të duash nuk të dëgjon njeri

İ bie daulles në një vend = përsërit të njëjtën gjë


Bie daullja në vesh të shurdhët = është e kotë t’i flasësh një njeriu që nuk do ose nuk është në
gjendje të kuptojë atë që i thonë

Ku i bie daulles unë e ku e hedh vallen ti = çfarë them unë e çfarë bën ti, tjetër gjë them unë e tjetër
gjë bën ti.
daulle çarë keq. = Diçka pa vlerë

daulle e shpuar - mospërf. = 1. që flet shumë, 2. që s’mban një të fshehtë


Është daulle për derë = mund të ndodhë në çdo shtëpi

E kam kokën daulle = jam i trullosur

Kërcen (hedh këmbët) siç bie daullja (sipas daulles) - keq. = Bën ashtu siç thonë të tjerët

Në mes të daulles një zurna iron. = Diçka e tepërt e papërshtatshme


I vuri daullen = e talli para të gjithëve
E zunë me daulle = e vunë në lojë me zhurmë e me potere (fq. 187-188)

www.tehlikedekidiller.com
148
Jofel/TDD Summer/Yaz, Winter/Kış 2015 ● Journal of Endangered Languages /Tehlikedeki Diller Dergisi
Xh em il e Ab d iu - B u gü n k ü Ar n avu tç a Sö z lü ğ ü n d e Tü r kç e Sö zc ü k ler in …

Sonuç
Ele almaya çalıştığımız sözcükler, Türkçe sözcüklerin sadece bir parçasıdır. Türkçeden gelen ve
Arnavutçada eşdeğeri bulunan bir sözcük konuşma sırasında kullanıldığında, Arnavutça sözvarlığı ve
semantik yapısının zenginleşmesine yardım etmektedir. Bu örneklerle diyebiliriz ki, standart
Arnavutçada eşanlamlıları bulunmasına rağmen, Türkçe sözcükler dilden çıkartılabilmekte, ne de
başka sözcüklerle değiştirilebilmektedir.

Türkçe sözcüklerin bir kısmı, Arnavutçada canlı olarak ve stilistik renklerle konuşma ve yazı dilinde
kullanılmaya devam etmektedir. Bu sözcükler Arnavutça söz varlığını eşanlamlarla
zenginleştirmektedir.

Kaynakl ar
(1984). Akademia e Shkencave Fjalori i shqipes së sotme. Tiranë.
(1998). Türkçe Sözlük, I- II. İstanbul.

(2002). Akademia e Shkencave Fjalori i shqipes së sotme. Tiranë.

Thomai, Jani; M. Samara, Hajri Shehu, Thanas Feka, Tİranë (2005). Fjalori sinonimik i gjuhës shqipe.
ADSH. Instituti i Gjuhësisë.

(2005). Türkçe Sözlük. Ankara: TDK.


Çabej, E (1975). Për një Shtresim Kronologjik të Huazimeve Turke të Shqipes. Studime Filologjike.
Tirane. S. 4.

Dizdari, Tahir N. (2005). Fjalori i Orientalizmave në Gjuhën Shqipe. Tiranë.

Hengirmen, M. (2001). Deyimler Sözlüğü. Ankara.


Hysa, E. (1998). Elemente Turke në Strukturën e Fjalës në Gjuhën Shqipe. Studime Filologjike. Tiranë.
S. 3-4.

Latifi, L. (2006). Mbi Huazimet Turke në Gjuhën Shqipe Krahasuar me Gjuhët e Tjera të Ballkanit I.
Tiranë.
Meyer, G. (2007). Fjalor Etimologjik i Gjuhës Shqipe. Tiranë.

Samara, M. (1995). Zhvillimet Leksiko-Semantike të Turqizmave në Gjuhën Shqipeö SF. S. 1-4.

Thomai, J. (1999). Fjalori Frazeologjik i Gjuhës Shqipe. Tiranë.

www.tehlikedekidiller.com
149

You might also like